Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz; Aralık 2016’nın ilk haftası Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve Kuveyt’i kapsayan Körfez turuna çıktı. Kral Selman’ın Umman hariç Körfez İş birliği Konseyi (KİK) üyesi olan ülkeleri ziyaret ettiği Körfez turu, gerek KİK’in gerekse bölgenin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Mevcut bölgesel istikrarsızlık ortamı bölge devletlerinin güvenlik kaygılarını hat safhaya çıkardı. Dolayısıyla Kral Selman tahta geldiği andan itibaren bölgesel tehditlerin üstesinden gelebilmek amacıyla hem iç hem de dış politikada önemli değişiklikler yapmaya başlamıştı. İran’ın bölgedeki artan nüfuzu, DAEŞ gibi terör örgütlerinin güçlenmesi, Amerika’nın bölgeye yönelik politikasındaki değişim işaretleri ve bölgesel istikrarsızlık Riyad’ın eskisinden daha aktif bir dış politika izlemesine sebep olmuştu. Tahta geçmeden önce Arabistan’ın Körfez işlerinden sorumlu olan Selman, ülke yönetimini ele aldıktan sonra da Körfez ile ilişkilere öncelik vermeye başlamıştır. Bu nedenle KİK ile olan ilişkiler Riyad’ın aktif dış politikasında önemli yer tutmaktadır. Kral Selman’ın selefi Kral Abdullah döneminde Riyad ve Manama yönetimleri KİK’in Körfez Birliğine dönüştürülmesi yönünde isteklerini açıklamıştı. Kral Selman’ın da konseyin birliğe dönüştürülmesi yönünde istekleri bulunmaktadır. Siyasi, ekonomik ve güvenlik alanında problemlerle karşılaşan Kral Selman yönetimi, KİK üyesi ülkelerle var olan ilişkilerini güçlendirilmesi için söz konusu ülkeleri kapsayan bir tur gerçekleştirmiştir.
Kral Selman, Körfez turunun siyasi hedefleri bağlamında ilk olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret etmiştir. İkili ilişkilerin derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi bağlamında devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen bu ziyaret, Körfez siyasi birliği açısından önemli olarak görülmüştür. Abu Dabi emirliğinin veliahtı Şeyh Muhammed Zayed, ziyareti “Kral Selman'ın Birleşik Arap Emirlikleri'ne yaptığı bu ziyaret, Abu Dabi-Riyad siyasi liderlik iradesinin birliğine ve iki kardeş halkın ortak isteklerine dayanan ikili ilişkilerde bir paradigma kayması yaratacağından eminiz” şeklinde değerlendirerek Abu Dabi-Riyad ilişkilerinin daha da sağlamlaştırılacağına dair bir işaret vermiştir. Benzer şekilde Kral Selman, siyasal ilişkilerin güçlendirilmesi bağlamında BAE ziyareti ardından Katar’ı ziyaret etmiştir. Riyad- Doha ilişkilerinde Mısır darbesi sonrası kısa süreli bir yaşanan gerginliğin akabinde Katar’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’ye yönelik sert politikasının yumuşaması, Riyad- Katar ilişkilerinin güçlendirilmesini sağlamıştı. Kral Selman’ın bu ziyareti de siyasal anlamda ikili ilişkilerin daha da güçlendirileceğine işaret olarak görülmüştür. Emir Temim es-Sani’nin Kral Selman’a Katar’ın en yüksek “Devlet Nişanı”nı vermesi ikili ilişkilerin şimdiden daha da olumlu yönde ilerleyeceğini göstermektedir. Kral Selman’ın Körfez turu kapsamındaki 3. ziyareti Bahreyn’e oldu. KİK 37. Liderler Zirvesi’ne katılmak için Manama’ya giden Selman, Suriye başta olmak üzere birçok meseleyi gündeme getirdi. KİK üyesi ülkelerle siyasi ilişkilerin güçlendirilmesini dile getiren Selman, Bahreyn yönetimi ile sürdürülen ilişkilerin de güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. İlişkilerin olumlu yönde seyredeceğine dair işaret olarak iki ülke arasındaki Kral Fahd Köprüsü’ne paralel olarak Kral Hamad adında ikinci köprü inşa edilmesi kararı alındı. Selman, Körfez turu kapsamındaki 4. ve son ziyaretini Kuveyt’e gerçekleştirdi. Kuveyt medyasında ‘tarihi ziyaret’ olarak adlandırılan bu ziyaret, iki ülke ilişkileri açısından önemli olarak görüldü. Kuveyt’te 26 Kasım’da gerçekleşen parlamento seçimleri sonrasında Körfez Birliği istemeyen muhalefetin artması ve es-Sabah ailesinin hanedanlığına karşı tehditlerin artması Kuveyt’in Suudi Arabistan’la olan siyasal bağımlılığını arttırdı. Riyad yönetimi ise İran’ı dengelemek için Kuveyt ile yakın ilişkiler yürütmek istemektedir.
Kral Selman’ın Körfez turunun siyasi hedeflerine benzer şekilde ekonomik hedeflerinin de olduğundan söz edebiliriz. Küresel piyasalardaki petrol fiyatlarının ciddi bir şekilde düşmesi, petrole bağlı ekonomiye sahip olan (rantiyer) Körfez ülkelerini zor duruma soktu. Ekonomide çeşitlilik hedefiyle Arabistan ‘2030’, Kuveyt ‘2035’ ve Katar ‘2030’ vizyonlarını yayınladılar. Riyad ekonomik çeşitlilik için değişim dalgalarını başlatarak Körfez ülkelerine örnek oldu. Körfez turunun ekonomik hedefleri bağlamında Körfez’in en büyük ikinci ekonomisi olan Abu Dabi’yi ziyaret eden Selman, Abu Dabi-Riyad ve Körfez ekonomik ilişkilerini güçlendirme amacıyla bu ziyareti gerçekleştirmiş olabilir. Abu Dabi’den sonra sıvılaştırılmış gaz ve kişi başına düşen milli gelir sıralamalarında dünyada birinci sırada yer alan Katar’ı ziyaret eden Kral Selman, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirmesini vurguladı. Katar- Suudi Ekonomik Forumu ve Katar-Suudi İş Konseyi aracılığıyla iş adamları ve özel şirketlerin daha fazla iş birliği yapması taraflar arasındaki ekonomik bağı güçlendirmektedir. Ayrıca, Bahreyn’de gerçekleştirilen zirvede konuşan Kral Selman, KİK üyeleri arasında daha fazla entegrasyon ve iş birliği sağlamak için ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini harekete geçirecek bir organ kurulmasını dile getirdi.
Kral Selman’ın Körfez turundaki en önemli konu şüphesiz güvenlik meselesiydi. Körfez ülkelerinin güvenlik bağlamında ABD’ye bağımlı oldukları bilinmektedir. JASTA kanunu ve ABD’nin bölgeye yönelik politikasının değişmesiyle birlikte başta Arabistan olmak üzere birçok Körfez ülkesi “güvenlik açısından dışarıya bağımlılığı asgariye indirme ve tek bir ülkeye bel bağlamayarak çok yönlü güvenlik politikaları izleme” olarak adlandırabileceğimiz bir güvenlik stratejisi geliştirmiştir. Bu bağlamda Körfez ülkeleri askeri harcamalarını arttırmaya ve KİK üyesi ülkeler arasındaki askeri bağları güçlendirme yoluna gitmiştir. Kral Selman yönetimi KİK’in var olan askeri yapısının güçlendirilmesini de bu anlamda istemektedir. Güvenlik açısından tek bir ülkeye bağlı kalmamak için Selman, güvenlik tedarikçilerini çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Obama yönetimi döneminde ABD’nin ‘isteksiz Ortadoğu politikası’, Yemen’deki savaş, Mısır ve Pakistan ile ilişkilerin bozulması, düşük petrol fiyatları gibi olumsuzluklar Avrupa devletleriyle Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde olumlu yönde seyretmesini sağlamıştır. Bu bağlamda İngiltere ve Fransa ABD’nin ‘güvenlik tedarikçiliğini’ ikame edebilme yönünde bazı adımlar atmaktadırlar. Bu bakımdan, İngiltere’nin KİK’in Manama zirvesine ilk kez davet edilmesi güvenlik bağlamında önemli bir işarettir. İngiltere Başbakanı Theresa May, ‘Sizin güvenliğiniz bizim güvenliğimizdir.’ şeklinde açıklama yaparak İngiltere’nin Körfez ile güvenlik bağlamındaki ilişkilerindeki istekliliği vurgulamıştır. İran’ın saldırgan tavrına karşı KİK’in yanında olacağını vurgulayan May, ‘güvenlik’ söylemlerini ön planda tutmuştur. Dolayısıyla Birleşik Krallık KİK ile güvenlik alanındaki iş birliğini derinleştirmek istemektedir. Yemen, Lübnan, Suriye gibi yerlerde karışıklıklara sebep olan Tahran’ın karşısında yer alacağını söyleyen May, KİK’in İran ile mücadelede önemli olduğunu düşünmektedir.
Sonuç olarak Kral Selman’ın Umman hariç KİK üyelerini ziyaret ettiği Körfez turu; söz konusu ülkelerle var olan siyasi, ekonomik ve askeri ilişkileri güçlendirmek amacıyla gerçekleştirildiğini söylemek mümkündür. Selman, KİK üyesi ülkelerle Riyad arasındaki siyasi iş birliğine yönelik meydan okumaların ve petrol fiyatlarının düşmesiyle ortaya çıkan ekonomik sorunların ortadan kaldırılması, ABD’nin Körfez güvenliği bağlamındaki isteksiz politikası sonucu ortaya çıkan güvenlik sorunlarının ortadan kaldırılması için Körfez turunu gerçekleştirmiştir. Söz konusu sorunların aşılması için daha önce ortaya atılan birlik fikri gündeme getirilmiştir. KİK’in var olan siyasi, ekonomik ve askeri yapılarının güçlendirilmesi Selman’ın Körfez turu kapsamında hedeflerinin arasında yer almaktadır.